Mayakovski, “İç sesin aşırı bir şekilde, damla damla verilmeli, açık yinelemelerden miktarlarda kaçınılması gerekir. (Şiir Nasıl Yazılır? Adam Yay. s.52)
Roman Jakobson, Questions de Poétique adlı eserinde, “Dilin bütün düzeylerinde, şiirdeki sanatsal tekniğin özü, yinelenen geri dönüşlerde bulunur.” İfadesini geliyor.
Yukarıdaki iki alıntı, şiirin başıboş bir refleks olmadığının, bir hesap işleminin devam ettiğinin evrenselleridir.
Kişilik sorunu, gelenekten kopukluk, cehalet, sorumsuzluk, yapmak değil olmak kaygısı, küçük hesaplar, narsisizm, kıskançlık, dedikodu, dünya görüşü sorunu, evrensel altyapı sorunu, örgütlenememek, her yerde olma kaygısı, medya kirlenmişliğinin üremesi ve popüler kültürde yer kaygısı iki yüzlülük, üç yüzlülük …
Yukarıdaki, günümüzün ticari çalışmalarının içinde bulunduğu durum ve günümüzün şiirinin ayrı ayrı gözlerinin önüne sermiyor mu?
Realizmi bile kavrayamamış bir çabalar yumağı, televizyonlarda, radyolarda, ucuz edebiyat edebiyatında, şairler tarafından günümüz kasap kedilerinin patisileri arasında iyiden iyiye kördüğümlerini atmaya devam etmektedir. Sürrealizmin katmanlarını alaşağı etmiş, hidayet merdiveninin tüm basamaklarını teker teker acının gücünü kullanarak çıkmış bu kedi kardeşler direnişi, her dem, şiirin standardına göre olduğunu de tüm hüznüyle orada burada dillendirmektedir.
Şiirin çeşitli ve köken noktalarından habersiz olan bu takım, henüz gelişim aşamasına ulaşmamış, hiçbir zaman da ulaşamıyor, kendi içine kapanan sözlü (dua) ve bölünmüş anal (beddua) bir durumu ifade eden bir şiir yüzeyselliğini tazeleyip durantalar.
Şiirin türleri çok çeşitli şekillerde yazılmakla birlikte, akıp giden düzene karşı yasa dışı bir duyuru olduğu bilinmelidir. Özel bir durum olarak, şiirin bir duyurusu yoktu, tam sesli bir savla, şiirin gerçekleri bir kelâm olarak gizlendiği de iddia ediliyor. Burada karşıt iki faktörden bahsedilebilir:
1- Şiir duyurudur.
2- Şiir gizleyicidir, gizemler yumağıdır.
Mantığın elverdiği ölçüde bir yaklaşımla, şiirin duyurulduğu ölçümleri yok sayıp, bir an için ikinci savı kabul edelim. Kabul etmemiz ki, şiir duyurusu değildir. Demek ki, şiirin görevi bir şeyleri gizlemektir. O halde, şiirin ne olduğu ile ilgili söylenecek bu ifade, bir şeyi gizleyen bir başka şeyi (şiiri) ifade etmektedir. Bu ifade, tanımın şiirin açıklığı üzerine kurulmuş, mistik genişlemeye kapı açan, şiiri metafizik bir evrene hapseden ancak, çözülemez de metafizik bir anlayışla bağdaşamayacak gerçeklere işaret eden tam açık bir durum yaratmaktadır. Çünkü “bazı gerçekler vardır ve şiirler tarafından bunlar gizlenmektedir.” anlamı açık bir anlamıdır. Diğer durumlar, “şiir bazı gerçekleri gizliyor!” tanıtımı, kendi başına bir duyurudur. Bu duyurunun ulaştığı adres, bu duyurunun yayılmasından şüphe duymayacak olursa, şu sorunun yine değişebileceği bir şekilde soracaktır:
“Hangi gerçekleri?” Bu sorunun cevabı, şiirin tanımına dair sorunsallar yumağında şiir tarafından saklanıldığı iddia edilen şeyler, şiirin tam da kendisi ile birlikte, gizlenen eyleminde tam anlamıyla suç üstü yakalanırlar. Çünkü şiirde “Ben, şu şeyleri, şu gerçekleri saklıyorum” diye bağırmaktadır. Dolayısıyla şiirin gizlenmesi durumunda, şeyler, parça ya da bütün halleriyle gizlenmiş gösterilerek duyurulmaya, iletilmeye çalışılmaktadır. Bir örnekle olursa olsun; bir sanat galerisinde heykeller sergilenmektedir.Bütün heykeller uluorta sanatseverlerin meraklı bakışları altında incelenmektedir. Heykellerin birinin üzerinde bir örtüsü var ve bu örtü, altında heykelcik olduğu tahmin edilebilecek bir maddeyi gizlemektedir. Galeri gezgincileri nasıl bir durumla karşı karşıya kalmışlardır? İşte burada üstü kapalı olarak bulunup bulunmadığı konusunda ısrarla çeşitli çözüm yolları kesilebilir. İmdi, şiir kendi bulduğu gerçeği kendi imkanlarının elverdiği ölçüde ve biçimde kapatarak, duyurmaya ve iletmeye çalışıyor. Bu durum, şairin şiiri ile ilişkisinde temeli fobilere ve arzulara dayanan, psikolojik, determinist bir yaklaşımla açıklanabilir. O halde, yine mantığın yolundan giderek birinci önermemize gücümüz yetmez ve şiirin bir duyuru olduğu savımızı yeniden öne süreceğiz.
Şiirde dizeler nasıl kurulursa kurulsun, yasa dışı bir duyurunun yüklemi kendisi olan bir durum ortaya konulmaya çalışılıyor. Şair, yaratıcı yaratıcı ile anlatmak istediğini her şeyi en kısa sürede ve güçlü ifade ile anlatmakla meşgul. Kullanılan görüntüler her zaman bir biçimde saklanabilir. Ya da yoğun görüntülerin arasında veri aktarımı zorlaşır. Dizeller arasında gerek nakaratlar, gerek iç ses uykusu, bir kısmı günlük dilin imdada yetişmesi, şiirin silahı sayılan görüntülerin,imajların üzerlerindeki kaplamanın sakatlıklarına yardımcı olur. Nakaratlar ve günlük dil, soluklanma fırsatı yaratır ve şiiri daha canlı bir şekilde gerçekleştirmeye yardımcı olur. Genelinde sonuç ünlem ile biten bu sözün ve dizelerin yüklemini Yasal Bağlantı* olarak adlandırabiliriz.
* Başlık adını bu satırların yazarı koymak için, konu başlığı ile ilgili kaynak aramayacak olanlar, hiç bilmeyenler kişisel bir tanımlamalardan öteye gidemeyen Legal Bağlantı hakkında kaynak sıkıntısına düşeceklerdir.
*Sincan İstasyonu Mayıs 2008 Yayınlandı