TEKEL YAZILAN ŞİİRE İKİ EL ALKIŞ

 

 

 Alkış, kargışın karşıtı olmaktan aldığı güçle yüzyıllardır hem karşıtını beslemiş, hem de kendisini günümüze kadar yaşatmayı becermiş; bir anlamı “gürültü” anlamına gelmekle birlikte, bir durum karşısındaki beğeniyi dile getirir çoğu zaman. Durum ve eylemin karşısındaki kişi, sesini alkış ile duyurmaya çalışırken, bir davetin iki ayrı durumunun gerçeğini temsil eder ve mesajını gürültü çıkararak iletir. Birincisi: “Ben de varım! Ve size katılıyorum!”. İkincisi: “Ben varım, bana katılın!”  

Şiir okuma gecelerinin de alkışları var. Şairin yüksek sesle okuduğu şiir biter bitmez, bir alkış gürültüsü ipini koparır. Buradaki durum genellikle alkışın birinci durumunu temsil eder. Yani “size katılıyorum” mesajını iletir. Yüksek sesle, herkese okunan şiiri anlamış olmanın mesajını, her iki el, frekans üstü bir görüntü ve gürültüyle ortalık yere iletme görevini üstlenir. “Size katılıyorum” önermesi kuruluşu basit, anlamı bileşik kesintisiz bir önerme olarak, bileşkesinin zorunlu sonucunda da “Sizi ve şiirinizi anladım” mesajını jest olarak iletir.

Alkışın psikolojik aldatmaca boyutuna değinmeden geçemeyiz. Sayıca on dinleyicinin olduğu bir şiir alkış gecesinde* toplam kaç olası alkış vardır? Birden ona kadar on, alkışın hiç olmaması durumunda da bir, eder on bir. Gerçekten böyle mi? Değil. Psikolojik boyut deyince, alkışın nitel yönüne bakmak gerekir. Alkışlar gibi görünen, görüntüde alkışı taklit eden, ancak ellerinden ses çıkmayan ölü alkışçılara ne demeli? Ayıp olmasın diye bu eylemi gerçekleştiren ölü alkışçılar, kargışlama cesaretinden yoksunluklarını gizleyip ayıp etmiyorlar mı? Acaba kendi sıraları geldiğinde alkışlanma haklarını koruma altına alma adına böyle bir sönük eylemi kime yutturmaya çalışıyorlar? Cenaze namazı sonrası “merhumu nasıl bilirdiniz?” sorusunun binlerce yıllık ikiyüzlü yanıtını yaşatmak, öleceğinden şüphe etmeyen yalancı şairlerin korkak eylemi olsa gerek.

Alkışın süresini, şiddetini, gerçekliğini ve cenaze alkışlarını konumuz dışı bırakarak, şiir gecelerini de alkışsız bırakarak, okunan şiire saygı adına, azıcık düşünme ve sindirme fırsatı dileği ile alkışsız şiir gecelerini alkışlayalım(?)...

 

*Yukarıdaki satırlar, yazarı tarafından bir şiir gecesinde okundu ve hiç alkış almadı. (Ocak 2000)